Contents
- {Google translate yamalar hakkında (Sonuçlandı)|Tekel’di Özel Oldu kitabının yazarı Kerim Yanık:|Aday Öğrenciler}
- {Bahisdışı Kız Kardeş Üzerine: Audre Lorde ile Kolektif Neşe ve Direniş Ağlarını Örmek (1. Kısım)|Batuhan Saç’la Ödünç Deri üstüne|Bilgi Sistemleri}
- {Ders İçerikleri|“Özelleştirme değil, Cumhuriyet döneminin en önemli kuruluşunun imhası…”|REKLAM&TANITIM ÇEVİRİSİ NEDİR?}
{Batuhan Saçla Ödünç Deri üstüne K24|Bahisdışı Kız Kardeş Üzerine: Audre Lorde ile Kolektif Neşe ve Direniş Ağlarını Örmek 1 Kısım|ARŞİV Google translate yamalar hakkında Sonuçlandı DonanımHaber Forum}
{Tecrübenin eziciliği kısmı da ilginç. Bazı şairlere “kendisini çok tekrar ediyor” derler. Okur herhalde “ilerleme” bekliyor, şairin ruhsallığına dair “yeni” bir hikâye bekliyor ya da en azından onunla farklı yerlerde de gezebilmek istiyor. Yaptığım(ız) şeyin çevirinin de ötesinde bir ahde vefa olduğunu, edebi serpilmemde payı olan şairlerden birinin edebiyatla direnen ve Türkçe okuyan herkese iyi gelmesini can-ı gönülden arzuladığımı söyleyebilirim. Türkçe’de bundan böyle queer bir dil marifeti ile Audre Lorde’dan “Bahisdışı” diye bahsedilmesinden sanırım ölene kadar derin bir keyif alacağım. Benim için bu, bitimsiz bir yükseliş adeta!|Leader bu konuyu da çalışıyor Depresyon, Yas ve Melankoli kitabında. Ama kelimenin güzelliğini görememiş, sadece “beklentisel yas/keder” demiş. Yani bir şeyin yiteceğini beklemek anlamında. Ama burada bir tat alma meselesi var. Tat alma deyince “acı, tatlı, ekşi…” bir sürü şeyi bu denkleme ekleyebiliriz.|Çünkü benim bahsettiğim oyun paragrafını böyle tamamlayabiliriz. Oyunu, şiiri ve rüyayı hep psikanalizin icra edildiği mekânda düşünüyorum. Ses tonu, zamanlama, görüp acele davranmamak, yutkunmak, görüp taşımak, neyin ne zaman iyi geleceğini düşünmek gibi bir sürü meşguliyetimiz var.}
{Yani imge bir anlamda yitirilen şeyden pay alıyor, bu sayede de onu hatırlatıyor. İşaret ettiği “asıl” şeyi çağırıyor ama onun artık olmadığını söylüyor. Audre Lorde’un Bahisdışı Kız kardeş kitabı geçtiğimiz Mart ayında Otonom Yayıncılık tarafından Türkçe’de basıldı.|“Contain” işlevi tutmak, kapsamak, ihtiva etmek manasına gelir. Bu kapsama işlevi de dönüştürmeyi mümkün kılıyor. Buradan deriye geçmek daha kolay olabilir.|Onun oyunu içerisinden konuşabiliriz. O tencere kapağı çocuğun elinde artık direksiyon olur. O hulahopu geri dönecek şekilde atarken, hulahop çocuğun elinde gidip gelen bakım vereni olur.}
{Psikanaliz bu anlamda “musallat olanlarla çalışır” diye bir iddiası var. Şiir de bunun dönüştürülmesinde araç, yani konteynır. Yani herhalde şair de “bu sadece oyun ve bu kelimeler oyuncak” ifadesini abarttığında şiir okunmaz oluyor. Mesai harcatmıyor, şiiri bozan ve imha eden bir şey kuruyor.|Bu seçenek açıksa ve size bir mesaj gelmediyse mesajın filtrelenerek Bilinmeyen Gönderenler’e mi gönderildiğini denetleyin. Yazışma listesinin sol üst köşesinde Filtreler’e dokunun, sonra Bilinmeyen Gönderenler’e dokunun. IMessage sayesinde bilinmeyen gönderenlerin size doğrudan mesaj göndermesini engelleyebilirsiniz. Bu kişilerden gelen mesajlar başka bir klasöre filtrelenir ve bunlar hakkında bildirim almazsınız. Hâlâ istenmeyen mesajlarla sorun yaşıyorsanız iPhone’unuzda veya iPad’inizde telefon numaralarını, kişileri ve e-postaları engelleme adlı Apple Destek makalesine bakın.|Burada sindirilemeyenin ve unutulamayanın iflah olmaz bir ruh-hortlak gibi huzursuz edebileceğini söylüyor. Yani travmatik olan bu anlamda “musallat” olur, dadanır. Stephen Frosh’un psikanalitik manada travmayı tartıştığı iyi bir makalesi var bu konuda, “Ghostly Psychoanalysis”.}
{Küçük İskender şiir derslerinde bana “Sesini çıkart – Biraz daha sesli oku” derdi. Ben şiirleri(mi) sessiz ya da içimden okurum. O sebeple Nâzım Hikmet’inkiler gibi gür bir sesle okunacak az şiirim var.|Çünkü şairin de kendi şiirine kapalı olduğu, şiirin onu aracı kıldığı şeyler var. Şiirin bu açma-kapama, çıplaklık ve örtünme oyunu şaire de oynanan bir oyun. Yani şair de yazdığına çoğunlukla kapalı esasında. Yemek de öyle ölçüyle, tarifle yapılmaz. Biliriz, o yemeği, tarifini alsan da “öyle” yapamazsın. IMessage’ı kullanırken istenmeyen mesajları Apple’a bildirebilirsiniz; rapora gönderen bilgileri ve mesaj da dahil edilir.|Bebeğin doğduğunda bir masalı yutması gerektiğini söyler; hatta bazı bebeklerin annesinin sütünü yutmadığı için, gargara ettiği için öldüğünden örnek verir. Yani bebek tam manasıyla “yutmaz” der. Baba burada yutturmaya çalışıyor, sindirilebilir kılmaya da çalışıyor. Istırabın onulmasına bir alan açıyor. Freud’un deyişiyle “bilindik malzemenin yeniden düzenlenmesi” imkânını sağlıyor. İkilikleri tanırken itiraz etmek isteyen bir tarafım da var.}
{Kişileri engellerseniz, bilinmeyenleri filtrelerseniz ve istenmeyen mesajları bildirirseniz istenmeyen mesaj sayısını azaltabilirsiniz.|Şair etrafındaki doğanın güzelliğinin farkındadır ve ona hayrandır ama bundan hiç keyif almaz. Çünkü tüm bu güzellikler bir gün yitirilecektir. Hatta orada nefis bir Almanca kelime kullanır Freud; “Vorgeschmack” (foretaste). Mesela bir kebapçıya gittiğinde önden meze ya da salata getirirler ya, o işte Vorgeschmack’tır. Ana yemeğin tadını önceden düşünürsün.|Mesele orada da cehennemi kurabilmek mi acaba? Çünkü kurma üslubunuza göre kişinin cehennemde kalabilme ihtimali değişiyor. Fena olan sadece cenneti kurmak olurdu. Oradaki oyun hevesini cennetle karıştırmamak elzem. Anne oluyor oyunda, itfaiye oluyor, doktor oluyor, ihmal edilen oluyor, ok atıyor, topa öyle vuruyor ki herkes duyuyor… Bazen de oyuna başlayamıyor. Yani şair “Sendin kendisinden çıkıp dünyayı dolaştığım… Öksüz bir çocuğun kalbini kanatan bakışsızlık sendin…” diyorsa, kendisine sorabileceğimiz hiçbir soru yok.}
{Google translate yamalar hakkında (Sonuçlandı)|Tekel’di Özel Oldu kitabının yazarı Kerim Yanık:|Aday Öğrenciler}
{
- {
- Yukarıdaki Bilinmeyen kişilerden gelen mesajları filtreleme konusuna bakın.
- Mesele orada da cehennemi kurabilmek mi acaba?
- Kodlama belgelerinin çevirisi, internet yazılımını iyi kullanan kişiler tarafından yapılmaktadır.
- Sadece “düşlemin beşiği” değil, çift-değerliliği de, belirsizliği de, varlık karşısındaki yokluğu da taşımasına yardım ediyor şairinin.
- Yani herhalde şair de “bu sadece oyun ve bu kelimeler oyuncak” ifadesini abarttığında şiir okunmaz oluyor.
- “Olmayacağını – yitip gideceğini” söyleyen tarafını da Rilke bize gösteriyor.
|}{
|}
{
|}
|
- {
- Şiirin bu açma-kapama, çıplaklık ve örtünme oyunu şaire de oynanan bir oyun.
- Bu hareket, iradi olmanın ötesinde duyguların keskinliğini taşıyor.
- Pratikte yapılanlar daima teorinin tahayyülünü zorluyor, bu oldukça heyecan verici.
- Başlığa koyamasak da sağolsun editörlerimizin açıklığı ile metin içinde yer yer ‘bacı’ dolanıyor.
- Çünkü tüm bu güzellikler bir gün yitirilecektir.
- Yani bebek tam manasıyla “yutmaz” der.
|}
{
|}
{
|}
|
- Bu ders öğrencilere Orta Çağ romansları, şiirleri, dini yazıları ve özellikle tiyatro eserleri içeren çeşitli metin ve türleri tanıtır.
- Lorde duyguları çok iyi tanıyan, örgütleyen, ifade eden, üstelik cesur olduğu kadar cesaret ve güven de veren bir savaşçı.
- Yüzyılın ve Restorasyon döneminin önemli yazar ve edebiyatçıları ile onların trajedi, komedi, trajikomedi, şiir ve düzyazı türündeki edebi yapıtları toplumun durumuna referanslar verilerek incelenecektir.
- Muhammed Ali’nin şiirleri hoş gelir.
- Yani bir şeyin yiteceğini beklemek anlamında.
- Ama görüyoruz ki nefes oluyor çocuk için, devam edebilmesinin önünü açıyor.
{
|}
{
|}{
|}
}
{Doğru yoldasınız, adımlarınızın ritmini okuyabilenler az belki ama sesinizi duyurmakta ısrarınızın ve inadınızın asla boşuna olmadığını size aşılıyor. Çeviri zihnen bildiklerimi teyit etmemde güçlendirici pratik bir etki yarattı. Yusuf’un da dediği gibi o hep yanıbaşımızdaydı, biz de birbirimizin elini, sesini sarmaladık desem yanlış olmaz. Kuşkusuz hayatta kalmamızı, arzuyu, erotiği canla başla savunmasıyla üzerim(iz)de emeği olduğunu düşündüğüm queer bir şairi çevirmek büyük bir onur olduğu kadar muazzam bir keyif yarattı. ‘Bacı’yı da maço bir sol kültürün dil bagajından geri alıp yine queerler, translar arası dilde zaten kullanılan haliyle dolaşıma sokmak iyi olabilirdi ancak başlıkta isteğimizin tersine de düşebilirdi.|Esasında bu anlamda Aykut Akgül ilk önemli örneğimdi. Keskin şeylerden bahsetmeyi şiirlerinde gördüm diyebilirim. Onunla en çok okuduğumuz da küçük İskender tabii.|İnsan insan düşünen bir yerden, Kartezyen bir yerden söylüyorum, hakaret telakki ediyorum, karşı çıkıyorum iki farklı şeyin aynı şey olabileceğine. Sanki nesneyi bütünüyle kontrol edebilecekmişim gibi. Descartes şüpheyi kesin bilgiye ulaşmak için kullanıyordu, onun gibi.}
{26 Şubat Paribahis’te Beşiktaş taraftarlarının depremzede çocuklar için sahaya oyuncaklar yığdırdığı Beşiktaş-Antalyaspor maçından. Freud’un Küçük Hans’ında çok iyi bir travma tanımı verilir. Türkçe çeviride “iflah olmaz bir ruh” demişler (çev. Ahmet Fırat), Almancası unerlöster Geist, İngilizcesi de unlaid ghost (SE versiyon).|Sanırım bu ortaklığın en güçlü veçhelerinden biri de farklarımızı koruyarak çoğalma hâlinin iyileştirici gücünü deneyimlemiş olmamız. Şiiri bir tür kap/konteynır gibi düşündüm bunun üzerine. Sadece “düşlemin beşiği” değil, çift-değerliliği de, belirsizliği de, varlık karşısındaki yokluğu da taşımasına yardım ediyor şairinin. “Anlatacaklarım Vardı” şiirindeki gibi, “Yılbaşında apartman boşluğu”nu da taşıyor, “yılbaşında apartman hoşluğu”nu da.|Hayat Güzeldir filmindeki oyunsu tavır önemli. Gerçeğin tazyiki karşısına oyunu koymaya çalışan bir baba var orada. Ama görüyoruz ki nefes oluyor çocuk için, devam edebilmesinin önünü açıyor. İskender Savaşır çocuğun ilk yıllarında hayatta kalabilmesi için bir masala kanması gerektiğini söyler. Pek çok kişi bunu farklı versiyonlarla anlatır ama İskender Bey bunu masal üzerinden düşünür.}
{Bahisdışı Kız Kardeş Üzerine: Audre Lorde ile Kolektif Neşe ve Direniş Ağlarını Örmek (1. Kısım)|Batuhan Saç’la Ödünç Deri üstüne|Bilgi Sistemleri}
{Ben kolektivitenin öne çıkması gerektiği adabıyla büyümüş, yıllarını yoldaşlarıyla geçirmiş bir düşünürüm. Ancak Audre bana kendi marifetimize sahip çıkmanın ve diğerleri ile paylaşmanın kendimize düşkünlük olmadığını, aksine kolektifin hayrına olduğunu tekrar hatırlattı. Dolayısıyla S. Freud’un Yaratıcı Yazarlar ve Gündüz Düşleri’nin ilk paragrafında söylediği şey kulağa küpedir. Şair o şiiri nasıl yazdığını anlatsa ve en derin bir içgörüyle onu alsak bile, bu bizi şair yapmaya yetmez.|Editörlerimize sık sık “burası lütfen böyle kalsın, düzeltmeyelim” dediğim notlar yazdığımı biliyorum. Şanslıydık, dil meselesine benzer yerlerden bakan editörlerle çalıştığımız için. Bize göre, Türkiye’de feminist politik pratik, feminist teoriyi aşmış durumda; üstelik toplumsal muhalif hareketlere yön verebilecek bir etkinlikle deviniyor. Pratikte yapılanlar daima teorinin tahayyülünü zorluyor, bu oldukça heyecan verici.|‘Bacı’ gene beyaz, orta üst sınıf olmayan, metropol insanın dışında kalan akışlar içinde Türkiye’nin tüm yerel kültürlerinde bir şekilde kullanılan bir ifade aynı zamanda. Post sömürgeci ve İstanbul merkezli olmayan bir çoklu dil perspektifinde ‘Bacı’yı aynı Audre’nin yaptığı gibi entelektüel alana geri katabiliriz diye düşündüm ısrarla ben. Başlığa koyamasak da sağolsun editörlerimizin açıklığı ile metin içinde yer yer ‘bacı’ dolanıyor.}
{Çünkü rüya da öyledir, oradan oraya, kafiyesiz. Evet, her iki uçta da oyunbozan şeylerden bahsettim. Aynı zamanda temsil düzlemindeki komik ve trajik unsurlar arasındaki olası bir dengeden belki.|Bu yaratıcılığı ve etkinliği veren şey, feminist hareketin en temelde bir kurtuluş mücadelesinden öte bir özgürleşme mücadelesi vermesi, hatta bu özgürleşme mücadelesini de ölüme karşı yaşamı savunarak vermesidir. Bu hareket, iradi olmanın ötesinde duyguların keskinliğini taşıyor. Feminist mücadeleye dair duyguların, fikre çevrilmesi örgütlenme ve güçlenme anlamında önemli. Lorde bu yazılarında sadece deneyimlerini paylaşmakla kalmıyor, deneyimleri anlamlı kılacak başlıca teorik tartışmalara da müdahale ediyor ve her bir deneyimi mücadelenin bir mevzisi olarak yorumluyor. Siyah, kadın, lezbiyen, şair ve anne olarak kendi tekilliğindeki bir farkın mücadeleye nasıl güç katabileceğini bedeniyle ve edimiyle gösteriyor.|Gülkan ‘Noir’, Yusuf Demirörs, Melis İnan, Ece Durmuş ve Alâra Kuset (soldan sağa) Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde kitap üzerine düzenlenen bir sohbette, 19 Temmuz Paribahis. Yeni numaralardan gelen istenmeyen mesajları azaltmak için onları filtreleyebilirsiniz. Yukarıdaki Bilinmeyen kişilerden gelen mesajları filtreleme konusuna bakın.}
{
{Ders İçerikleri|“Özelleştirme değil, Cumhuriyet döneminin en önemli kuruluşunun imhası…”|REKLAM&TANITIM ÇEVİRİSİ NEDİR?}
|}
{(Dürtü kuramı da düşünülebilir burada, metin üzerindeki Thanatos ile Eros’un dengesi.) Afacan Bir Psikanalistin Düşünceleri’nde Antonino Ferro, Roberto Benigni’nin Hayat Güzeldir filmini örnek veriyordu. Hatırlarsın, toplama kampında yaşayan bir aile vardı ve baba oğluna orada olan her şeyi bir oyuna dönüştürerek başka şeylermiş gibi anlatıyordu; oyun sayesinde gerçeği, gerçeğin “eziciliğini” dönüştürüyordu. “Acının idealizasyonu” ifadesini kullanıyor Ferro; işte bu benim de çekindiğim uçlardan biri. Travma bağlamında düşünürken ruh, hayalet ya da hortlak demek arasında farklar var. Bu çeviri tartışması da çok verimli olabilir.|Bahsettiğin metinden birkaç ay önce S. Freud “Geçicilik” adlı metnini yazar. Bu metinde bir şairden bahseder; Rilke olduğunu biliyor ya da tahmin ediyoruz. Freud şairle yaz çiçekleri manzarası eşliğinde yürür. Bu yürüyüş esnasında Freud “her şeyin geçiciliği”, şeylerin yitirilişi ve buna yazgılı olduğu hakkında konuşur. Çünkü Freud’un dikkatini bir şey çeker.|Ama ondaki tozpembelikten rahatsız olurum. Onun yerine bıçkın, argo, kesici, parçalayıcı, yıkıcı şeyleri tercih ederim. Hermann Nitsch’in resimleri de örnek olarak aklımdadır.}